ALEVİ ERKÂNLARININ KISA ÖZETİ
Alevi inancında “Yol ve Erkân” teriminin anlamı, ibadet sisteminin kuralı ve düzeni anlamına gelir. Onun için inançsal anlamı taşıyan yaptırımlara “Erkân” deniyor. Misal; Nikah Erkânı veya Sünnet Erkânı ismiyle söylenir. Bunların haricinde ibadet sistemimizde beş erkânımız vardır.
1- İbadet ve öğreti cemleri, Birinci Erkân.
2- Müsahiblik Erkânı.
3- Görgü Erkânı.
4- Düşkünlük Erkânı.
5- Dardan indirme Erkânı.
Birinci Erkân; Öğreti ve ibadet Cemleri:
Cem kelimesi= birlik veya biraraya gelmek demektir.
Cem Evi, kul, köle, efendi, bey farkının olmadığı eşitlik meydanıdır. O mekân, medet mürvet af dileme kapısıdır. Arzu ve isteklerini Allah’a bildirme mekânıdır. Rızalık alma, şefaat isteme alanıdır. Hüküm ve yargı meydanıdır. Hakk’ın tecelli ettiği ulu divandır. Miraca giden yoldur. Topluca ibadet edilen kutsal mekândır. İnsanların kendini eğitme evresidir.
İkinci Erkân; Müsahiblik Erkânı:
Ehlibeyt İslam inancı’nın özü, şeffaf insan, temiz toplum yaratmaktır. İnsanları dostluk ortamı içerisinde kardeşce yaşatmaktır. Medine’de Hz. Muhammed’e gelen ilahi emir, Enfal Suresinin 72-73-74-75 ayetleri şunu emrediyor. “Onlar ki mallarıyla, canlarıyla Allah yolunu hicret ettiler. Onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler; İşte onlar sizdendir. Birbirinin mirascısı olan akrabadan, Allah’ın kitabına göre biribirine daha yakındırlar. Onları biribirine kardeş yap. Eğer yapmazsan, yeryüzünde kargaşalık, fitne ve bozgunluk çıkar.’’ Bu ilahi emirden hemen sonra, Hz. Muhammed 90 aile Ensardan, 90 aile Muhacirden biribirilerine kardeş (Müsahib) yapar. Bu Müsahiblik düzenini kurmakla, güvenilir bir birliktelikle sosyal ve manevi dayanışmayı yaratır. Bu dayanışma ruhunun etkisi sadece müsahibler arasında değil, aynı zamanda içinde yaşanılan topluma da yansımaktatdır. Alevi toplumu Kuran’ın hükmünü Hz. Muhammed’in gerçekleştirdiği Müsahibliği kutsuyarak bugüne kadar yaşatmaktadır. Bu Müsahiblik erkânında, Müsahib çiftlerin Ehlibeyt İslam yol ve erkânına bağlı kalacaklarına, tevella, teberra yemini yaparak ikrarları alınır. Bu ikrarı verenler Alevi İslam inancının talibi olurlar.
Üçüncü Erkân, Görgü Erkanı:
Müsahib Erkânında ikrar verip, tariki mustakime talib olan canlar, birkaç yıl sonra, kendi özgür iradeleriyle, kendilerini toplum içerisinde yargılatmak, sorgulatmak isterlerse, Müsahib Erkânını yürüten Pir’e gider müracaatta bulunurlar. “Pir’im biz yaşadığımız toplum içerisinde kendimizi yargılatıp aklanmak istiyoruz. Bizim görgü erkânımızı yaparmısınız”? Pir makamında olan Can da onları araştırır sorar, soruşturur. Eğer sakıncalı bir durumları yoksa, tarihini belirliyerek içinde beraber yaşadığı topluma duyururlar. Alevi toplumu, görgü erkânına Müsahibsiz kişilerin girmediğini çoğunlukla bilirler. Artık böyle bir ortamda herkes kendinin o Ceme gidip gitmeyeceğini bilir. Müsahib canlar şu tarihde ve şu mekânda Cem yapıp görgü erkânı yapılacaktır diye çevresindeki canları bilgilendirirler. Bu ortamda görgü erkânını yapacak Pir, kendisine yardımcı olacak, ön hizmetleri yerine getirebilecek bilinçli bir Pir’i, yardımcı Rehber olarak yanına alır ve birlikte bu yargılama, sorgulama Erkânı’nı yürütürler. Alevi terimi ile bu Görgü Erkânına, ‘Halk Mahkemesi’ denir. En ilerici tarafı da, insanın kendi istemiyle toplum karşısında kendini yargılatıp sorgulatmasıdır. Hz. Ali’nin sözü, “Kul kuldan razı olmazsa, Tanrı da o kuldan razı olmaz”. Bugün hiçbir hukuk sisteminde kişinin kendi özgür iradesiyle yapılan yargılama olmamıştır, olması da düşünülemez. Yalnız Alevi İslam inancına sahib olan Alevilerde yaşamaktadır.
Dördüncü Erkân, Düşkünlük Erkânı ( Ceza Hukuku)
Müsahiblik Erkânında veya Görgü Erkânında yemin etmiş, ikrarlı bir can, sonradan yolumuza uygun olmayan, yapılmaması gereken bir suç işlerse, o cana veya canlara düşkün denir. Alevi inancında verilen söz, verilen ikrar yüce Allah’a veriliyor. İşte verdiği ikrarı bozan yolumuzca düşkün oluyor. Fakat bir can da ne Müsahib tutmuş ne de Görgü Erkânından geçmiş, yalnız kendini Alevi biliyor. Bu gibi canlara Alevi deyimiyle “HAM ERVAH” denir. Bu İkrar vermeyenler suç işlese de, onlara düşkün denilemez. Onlar toplum karşısında suçludurlar. İnsan günlük yaşantısını çevresi ile devam ettirir. Yapacağı iyliği de, kötülüğü de beraber yaşadığı insanlara yapar. Eğer bu can Müsahiblik Erkânında geçmişse, hiçbir kötülük yapmayacağına yemin ettirilmişse elbette bütün çevresindeki insanlar bunu biliyor. İşte bu ikrarlı can ciddi bir yanlışlık yapar suç işlerse, çevresindeki insanlar onu Pir’ine veya Rehber’ine şikâyet ederler. Şikayeti alan Pir, talibi hakkında araştırma yaparak ne derece suçlu olduğunu anlamaya çalışır ve çevresinde bu olayı bilen canlardan sorar. Pir, talibinin suçlu olduğuna kanaat getirirse, yapılan suça göre yolumuzun erkânımızın ön gördüğü cezayı verir ve çevresindeki topluma da düşkün olduğınu bildirir. Artık verdiği ceza ne zaman biterse, talip Pir’ine tekrar gider, cezasını çekip verilen zamanı doldurduğunu ve düşkünlük erkânının yürütülmesine hazır olduğunu söyler. Pir de, Rehber’e haber verir ve birlikte düşkünlük erkânını yürütür, talibi aklarlar.
Beşinci Erkân; Darda indirme Erkânı:
Alevi İslam inancını yaşayan toplumlarda ölen cana öldü denilmez. Hak’ka yürüdü denilir. Hak’ka yürüyen canımız eğer musahibi varsa, müsahiblik erkânından geçmişse, sağ olan müsahib, Hak’ka yürüyen müsahibinin cenaze ve kırk erkânı hizmetlerinde sorumludur. Alevi İslam inancında Hak’ka yürüyen can sağlığında birinin hakkı üzerinde kalmışsa, hak sahibi ruh gelinceye kadar ayakta bekler inancındayız. Alevilerin genelinde Hak’ka yürüyen canın arkasında kırkıncı günü veya bazı bölgelerde elli ikinci günü Hak’ka yürüyen canın ruhuna hayır yemeği verilir ve dualar okutulur. İşte müsahiblik düzenini inancında devam ettiren Aleviler, kırkıncı günü Pir’ini getirir veya yakın bölgede erkânı yürütebilecek Dede’yi getirir, Hak’ka yürüyen canın yakın ve iş arladaşlarını, onun komşularının hepsini hayır yemeğine davet edilir. Pir, yemekten evvel bu erkânın inancımızdaki kutsallığını anlatır. Ondan sonra, Hak’ka yürüyenin varsa müsabiyle beraber, birinci derecede olan yakınlarını dara alır. Pir oradaki cemaata hitaben şöyle bir konuşma yapar. Canlar biliyorsunuz ki kırk gün önce felan canımızı kayıbettik. O şimdi Hak Dünya’da bizden hal diliyle razılık ister. Biz Nahak Dünyadayız. Olaki birinizin kâlbini kırmıştır veya birinizin alacağı üstünde kalmıştır. Görüyorsunuz Müsahibi ve birinci derecedeki yakınları özünü Dâr’a çekmişler. Hak’ka yürümüş cana vekaleten her kimin bir alacağı varsa ödemeye, gönlünü kırdıklarının, dost gönlünü hoş etmeye hazırlar. Hak’ka yürüyen canımızda alacağı olan veya gönlü kırılmış olan canlar varsa, bu Hakk meydanına gelsin, hakkını talep etsin. Pir bu hitabeyi üç defa söyler. Gelen olursa itirazsız orada hâledilir. Kimse çıkmazsa, Pir üç defa şu ifadeyle razılık ister. Canlar canımız Hakk Dünya’da biz Nahakk Dünyadayız. Şimdi burada Hak’ka yürüyen canımıza hakkınızı helal ediyormusunuz? Cemaat Helal olsun diyerek karşılık verince, halâllik alınmış olur. Ondan sonra Pir, Hak’ka yürüyen canın ruhuna bir dua eder ve Dârdaki canlara dua verip, dârı çözer. Eğer Cem düşünülmüşse Cem’e başlanır. Cemden sonra hayır yemeği verilir. Pir sofra duasıyla erkânı bitirmiş olur.
Dostlar, erenler anlattıklarımız Alevi Erkânlarının çok kısa bir şekilde özetidir. Daha fazla bilgi edinmek isteyen canlarımız Erkânname* isimli kitabı okumalarını tavsiye ederiz. Aşkı muhabbetle.
-ALİ YOLU- Alevi İslam Toplumu.
İkrarın Özüne Dönüş.
*Kaynak kitap: Erkânname, Seyyid Derviş Tur